Herkes Türk teknoloji girişimlerinin Amerika’da çıkış yapması gerektiğini söylüyor. Peki ya gerçek bu kadar basit değilse?
Giriş: Hikayenin Diğer Yüzü
40’tan fazla Türk girişimciyle konuştum. Gözlemlediğim şu: Çoğu, beklediğinden çok daha zorlu bir süreçle karşılaştı ve stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı.
Bu deneyimleri hiçbir yerde görmeyeceksiniz çünkü kimse zorlukları paylaşmaktan hoşlanmıyor.
1️⃣ Kültürel Kod Sorunu
Problem: “Networking” Anlayışı Farklı
Türk girişimciler networking’i “tanışma” olarak görüyor. Amerika’da ise networking, karşılıklı değer yaratma demek.
Konkret Örnek: Fintech alanında çalışan bir Türk startup kurucusu, ilk 3 ayını sadece pitch deck’ini sunarak geçirdi. Sonrasında stratejisini değiştirip potansiyel ortaklarına önce onların ihtiyaçlarını sorarak başladı – 6 ay içinde 2 önemli partnership anlaşması imzaladı.
Çözüm Önerisi
İlk 3 ay hiç yatırım konuşmadan sadece nasıl yardımcı olabileceğinizi düşünün.
2️⃣ Ürün-Pazar Uyumu Yanılgısı
Türkiye’de Çalışan ≠ Amerika’da Çalışan
En büyük hatalardan biri: Türkiye’deki başarınızı direkt Amerika’ya taşımaya çalışmak.
Gerçek Vaka: İstanbul merkezli bir e-ticaret teknolojisi startup’ı, Türkiye’de 15 büyük retailer’la çalıştıktan sonra Amerika’ya açıldı. İlk yıl sadece 3 küçük client edinebildiler.
Neden?
- 🔸 B2B satış süreçleri farklı (6 ay vs 18 ay)
- 🔸 Compliance gereksinimleri daha katı
- 🔸 Müşteri referans beklentileri yüksek
- 🔸 Lokal case study eksikliği
3️⃣ Kaynak Dağılımı Hatası
“Büyük Balık” Sendromu
Türk startuplar genelde tüm kaynaklarını Amerika pazarına ayırıyor. Bu sürdürülebilir olmayan bir yaklaşım.
Doğru Strateji:
- %60 Türkiye/EMEA pazarı (cashflow için)
- %40 Amerika pazarı (büyüme ve öğrenme için)
💡 Başarılı Olanların Yaptığı 3 Şey
1. Lokal Partner Bulma
Amerika’da ofis açmak yerine, güçlü yerel ortaklıklar kurma.
2. Niche’de Dominasyon
Geniş pazara hitap etmek yerine, spesifik bir segmentte lider olmaya odaklanma.
3. Türk Avantajını Kullanma
Teknoloji maliyeti, mühendis kalitesi ve çalışma etiği avantajlarını leverage etme.
🎯 Türk Success Story’leri: Farklı Bir Model
Peak Games hikayesi bunun mükemmel örneği. 2019’da Zynga’ya 1.8 milyar dolara satılan şirket, Amerika’yı son hedef değil, öğrenme kolu olarak gördü.
Getir, Insider, Trendyol gibi unicornlar da benzer modeli takip etti:
- 🔹 Önce yerel pazarda dominasyon
- 🔹 Sonra global bilgi ve network edinimi
- 🔹 Bu deneyimi diğer pazarlarda uygulama
Bu şirketler Silicon Valley’i varış noktası değil, durak olarak görüyor.
🎯 Sonuç: Değişen Paradigma
2024’te başarılı olan Türk startuplar, Amerika’yı basamak taşı olarak görüyor, son hedef olarak değil. Global pazardaki konumlarını güçlendirmek için ABD deneyimini bir araç olarak kullanıyorlar.
Yeni formül: Türkiye’de güç, Amerika’da bilgi, dünyada uygulama.
Siz ne düşünüyorsunuz? Bu deneyimler sizin gözlemlerinizle örtüşüyor mu? Yorumlarda paylaşın 👇
Bu yazı, Silicon Valley’de bulunan 40+ Türk girişimciyle yapılan derinlemesine görüşmeler ve başarılı Türk teknoloji şirketlerinin stratejik analizleri sonucu hazırlanmıştır.