Bugün San Francisco’dayım ve yanımda 17 yıllık dostum, teknoloji ve otomotiv dünyasının duayen isimlerinden Erdi Özüağ var. Beraber Tesla Model Y’nin Full Self-Driving (FSD) sistemini test ediyoruz.
Amerika’da otonom Tesla ile yol sohbeti!
Bütün yol boyunca ellerim direksiyonda olmadan gittim ve şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Bu teknoloji artık gerçekten olmuş! Mesela, otobanda 100 km/s hızla giderken en sol şeritten en sağa güvenli bir şekilde geçtiğini görmek inanılmazdı. Sanki bir Türk şoförü gibi agresif ama kontrollü hareket ediyor!
Bir noktada önümüzde bir bisiklet vardı, araç bisikleti bekledi, sonra hızlanarak güvenli bir şekilde yoluna devam etti. Özellikle Golden Gate Köprüsü gibi dar şeritlerde, sağ ve sol şeritlerde büyük araçlar varken kararlarını oldukça başarılı bir şekilde aldı.
Tesla’nın donanımı ve yazılım güncellemeleri
Bu kullandığımız Model Y, Hardware 3 donanımına sahip. 2022’de aldığımız için en yeni nesil değil, çünkü şu anda Hardware 4 var. Ama yazılım sürekli güncellendiği için Full Self-Driving sürekli gelişiyor. Tesla’nın en büyük farkı da bu: Yeni bir araba almanıza gerek kalmadan, yazılım güncellemeleriyle aracınız sürekli daha iyi hale geliyor.
Rakiplerle kıyasladığımızda, Tesla’nın sunduğu bu deneyime en yakın firmalar şu an Çinli üreticiler ve bazı Amerikan markaları. Huawei, Xiaomi, Xpeng gibi markalar, Tesla’nın başarısını yakalamaya çalışıyor. Almanya cephesine baktığımızda ise Volkswagen, Mercedes ve BMW gibi devler hâlâ tam olarak bu seviyeye gelebilmiş değil.
Alman markalar dijital çağa uyum sağlayabiliyor mu?
Burada çok önemli bir konu var: Alman otomobil üreticileri dijital çağa uyum sağlayabiliyor mu? Erdi’nin söylediği gibi, Alman markaları dijitalleşmede geride kaldı. Neden mi? Çünkü hâlâ içten yanmalı araç üretme mantığıyla elektrikli araç yapıyorlar. Oysa Tesla gibi markalar elektrikli otomobili sıfırdan tasarlayarak çok daha verimli hale getiriyor.
Bir diğer fark da yazılım entegrasyonu. Tesla’da bütün araçlarda aynı yazılım var ve deneyim değişmiyor. Ama Alman markalarında araçtan araca farklı yazılım kullanılıyor. Örneğin, BMW 7 Serisi’nde farklı bir arayüz, 1 Serisi’nde farklı bir arayüz var. İşte burada Tesla’nın teknoloji şirketi gibi çalışmasının avantajı devreye giriyor.
Samsung lansmanı ve akıllı telefon pazarı
Biraz da teknolojiye girelim. San Francisco’da olduğumuz için Samsung’un yeni Galaxy S24 serisini de yakından inceledik. Devrimsel bir yenilik var mı? Açıkçası, çok büyük bir sıçrama yok ama Snapdragon 8 Gen 3 işlemcisi ile performans ciddi şekilde artmış.
En ilginç detaylardan biri ise şu: Bu yeni işlemciyi geliştiren ekip, daha önce Apple’ın M serisi ve A serisi işlemcilerini yapan ekip! Yani, Samsung’un kullandığı Snapdragon 8 Gen 3, aslında Apple’ın eski mühendislerinin elinden çıkmış. Belki de bu yüzden telefon iOS kadar akıcı hissettiriyor.
Fiyatlar konusunda ise durum malum: Türkiye’de premium telefonların hepsi 50-60 bin TL ve üzerinde. Eğer elinizde S22 veya iPhone 14 gibi bir cihaz varsa, yeni modele geçmenize çok da gerek yok. Ama telefon değiştirmeniz gerekiyorsa, Galaxy S24 gerçekten güçlü bir seçenek olabilir.